• Dergi
  • Künye
  • İletişim
Perşembe, Eylül 11, 2025
Markahayat
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan
No Result
View All Result
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan
No Result
View All Result
Markahayat
No Result
View All Result
Home Araştırma

Otomotiv Sektörü Çağ Atladı!

Otomotiv Sektörü Çağ Atladı!
Share on FacebookShare on Twitter

Bir araçtan ne beklersiniz? Üstün motor performansı, kalkış anında hızlanması ya da üst düzey konfor… Şimdi bu beklentilerin yerini araçların ne kadar teknolojik donanıma sahip olması aldı.

Düne kadar bizi bir yerden bir yere ulaştıran otomobiller büyük bir dönüşüm geçirdi. Teknolojiyle entegre yaşam sürecinde otomobil markaları arasında da bir nevi teknoloji rekabeti yaşanıyor. Bir zamanların tasarım, motor gücü, teknik aksam gibi bir otomobilin olmazsa olmazı rekabet gücü kriterleri yerini teknolojiye bıraktı. Bir otomobili satın alırken otonom sürüş teknolojisi, nesnelerin interneti gibi donanımları göz önünde bulunduruyoruz. Elektrikli araçlardan otonom sürüş sistemlerine, yapay zeka destekli asistanlardan ileri düzey güvenlik teknolojilerine kadar pek çok yenilik, sektörü yeniden şekillendiriyor. Teknolojinin ayrı bir disiplin olarak otomotiv sektörünün içerisinde yer alması dolayısıyla bugün otomotiv sektörünün dışında bir de otomotiv teknolojileri sektörünü konuşuyoruz.Küresel ekonominin yaklaşık yüzde 3’ünü oluşturan otomotiv sanayinde elektrikli araçların devreye girmesiyle birlikte dengeler de bir anda değişti. Düne kadar pazarda ciddi bir payı bulunan Alman markaları Çin’in elektrikli araçlarda gücü karşısında giderek gücünü kaybetmeye başladı. Pandemi süreci birçok ülkeyi olumsuz etkilerken, dış dünyaya kapalı bir ülke olan Çin, pandemide gücüne güç kattı. Yapay zeka, dijitalleşme konusunda bir nevi birkaç basamak öne çıktı. Çin rüzgarı kendisini tüm dünyada estirmeye başladı.

 

Yolların yeni gücü: Elektrikli otomobiller

Elektrikli otomobiller, aynı zamanda otomotiv teknolojileri sektörünün de doğmasını tetikledi. Elektrikli otomobillerin yollardaki hakimiyetine bakacak olursak mayıs ayında, “Yeni Enerji Aracı” (NEV) olarak bilinen hibrit, pilli ve yakıt hücreli elektrikli otomobillerin satışında Çin’de önemli bir artış gözlemlendi. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla satışlar yüzde 28,2 yükselerek 1,02 milyon araca ulaştı. Türkiye’de de satılan her 10 otomobilden 4’ü elektrikli ya da hibrit. Elektrikli araçların, yıl sonuna kadar tüm yeni otomobil satışlarının yüzde 15’ini ve 2040 yılına kadar ise yüzde 58’ini oluşturacağı tahmin ediliyor. Elektrikli otomobil demek aynı zamanda şarj istasyonları anlamına da geliyor. Bu nedenle benzin istasyonları dönüşürken, AVM’ler, yol üstü restoranlar, fabrikalar ve hatta konutlar da şarj istasyonları yerleştiriyorlar.

 

Kendinizi otomobile bırakın

Otomotiv teknolojilerinin bize kazandırdığı başka bir kavram da otonom sürüş. Otonom sürüş, yani araçların sürücü müdahalesi olmadan kendi başlarına hareket edebilmesi, otomotiv sektöründeki en heyecan verici yeniliklerden biri. Otonom araçlar, sensörler, kameralar, radarlar ve lidar (ışık algılama ve menzil ölçümü) teknolojileri sayesinde çevresindeki dünya hakkında bilgi toplayıp bu verileri işleyerek sürüş kararları alıyor. Bu araçlar, trafik kurallarını uygulayabiliyor, diğer araçları ve yayaları algılayabiliyor, kaza risklerini azaltabiliyor. Tam otonom araçlarla birlikte özellikle şehir içi ulaşım kolaylaşırken trafik akışını optimize etmek ve karbon salınımını azaltmak için büyük potansiyel ortaya çıkıyor. 2040 yılına kadar yollarda 33 milyon otonom araç olacağı tahmin ediliyor. 5G ve nesnelerin interneti (IoT) büyümeye devam ettikçe, araçlar da giderek daha fazla birbirine bağlı hale geliyor. Küresel ölçekte, bağlantılı araç pazarının 2023 yılında 88 milyon doların üzerinde bir değere sahip olduğu ve bu değerin 2028 yılına kadar 190 milyon doları aşması bekleniyor.

 

Güvenlik ön planda

Otomotiv sektörü, güvenlik konusunda da büyük bir evrim geçiriyor. Gelişmiş sensörler, yapay zeka ve veri analizi, araçların daha güvenli hale gelmesini sağlıyor. Bunlardan çarpışma öncesi ve çarpışma sonrası sistemler, çarpışma anında gerçekleşebilecek kazaları önlemeye yardımcı oluyor. Araç bir engelle çarpışma riski olduğunu tespit ettiğinde sürücüyü uyarıyor ve gerekirse fren yaparak kazayı engelliyor. Yine şerit takip asistanı ve adaptif hız sabitleyici de aracın şerit dışına çıkmasını engelliyor. 360 derece kameralar ve park asistanları da aracın çevresindeki her şeyi algılayarak sürücüyü uyarıyor ve park etme işlemini daha güvenli hale getiriyor.

 

Tüm bilgiler mobilde

Otomobil teknolojilerindeki diğer bir konu da bağlantılı araçlar ve nesnelerin interneti. Bağlantılı araçlar, internet ve çeşitli sensörler aracılığıyla sürücüler ile araç arasındaki iletişimi geliştiriyor. Bu sayede araçlar daha akıllı hale geliyor ve kullanıcı deneyimi artıyor. Telematik sistemler, araçların performansını izler, bakım ihtiyaçlarını bildiriyor ve araçla ilgili verileri topluyor. Bu sistemler, araç sahiplerine araçlarının durumunu sürekli olarak izleme imkanı sunuyor. Ayrıca bu veriler aracılığıyla araç üreticileri, daha verimli ve güvenli araçlar geliştirebiliyor. Birçok otomobil üreticisi, araç sahiplerinin telefonlarından araçlarının kilidini açabilmelerini, motoru çalıştırabilmelerini ve hatta batarya durumunu kontrol edebilmelerini sağlayan mobil uygulamalar sunuyor. V2X teknolojisi de araçların birbirleri ve çevresindeki altyapılarla iletişim kurabilmesini sağlayan bir teknolojidir. Böylece araçlar, trafik ışıkları, yol tabelaları ve diğer araçlarla veri paylaşabiliyor.

 

Tüketiciler sadece bir araç değil, yaşam tarzı satın alıyor

Deloitte Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri Özlem Yanmaz, “Otomotiv endüstrisi artık bir ürün sektörü değil, entegre bir mobilite deneyimi tasarlayıcısı olmak zorunda. Tüketicilerin yüzde 71’i araç sistemlerine yapay zekanın eklenmesini faydalı buluyor. Tüketicilerin çoğu araçlarının akıllı telefonlarıyla bağlantıda olmasını da önemserken, verilerinin yönetilmesi konusunda ise en çok araç üreticisi, araç bayisi ve kamu kurumlarına güveniyor” diyor. Tüketicilerin artık sadece bir araç değil, bir yaşam tarzı ve hizmet ekosistemi satın almak istediklerini vurgulayan Yılmaz, şu açıklamalarda bulunuyor: “Bu talep, mülkiyet yerine erişim, donanım yerine yazılım, sürüş yerine deneyim arayışına evriliyor. Ancak bu evrim, hala menzil kaygıları, altyapı yetersizlikleri, şarj süresi gibi fiziksel ve duygusal bariyerlerle sınırlanıyor. Dahası, tüketici verisinin güvenli işlenmesi ihtiyacı, finansal araçların çeşitliliği, üretici ile son kullanıcı arasındaki ilişkinin aracısızlaşması gibi başlıklar, sektördeki rolleri yeniden tanımlıyor. Otomotiv endüstrisi artık bir ürün sektörü değil, entegre bir mobilite deneyimi tasarlayıcısı olmak zorunda. Gelecek, yalnızca bataryaların doluluğu ile değil, aynı zamanda veri, güven, esneklik ve iş birliğiyle şekillenen sistemsel bütünlük ile inşa edilecek.”

Önceki Yazı

Kuralları Yeniden Yazan Adam: Erbakan Malkoç

Sonraki Yazı

İki Teker Altın Çağını Yaşıyor!

Sonraki Yazı
İki Teker Altın Çağını Yaşıyor!

İki Teker Altın Çağını Yaşıyor!

No Result
View All Result

Eylül - Ekim 2023 Dergi

Kategoriler

  • Araştırma (21)
  • Cemiyet (5)
  • CEO'nun Güncesi (4)
  • Dekorasyon (1)
  • Gezi (10)
  • Kültür Sanat (2)
  • Mekan (4)
  • Moda (2)
  • Röportaj (22)
  • Sağlık (3)

Kategoriler

  • Araştırma (21)
  • Cemiyet (5)
  • CEO'nun Güncesi (4)
  • Dekorasyon (1)
  • Gezi (10)
  • Kültür Sanat (2)
  • Mekan (4)
  • Moda (2)
  • Röportaj (22)
  • Sağlık (3)
  • Dergi
  • Künye
  • İletişim

© 2022 Markahayat İş Dünyasının Hayata Yansıması.

No Result
View All Result
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan

© 2022 Markahayat İş Dünyasının Hayata Yansıması.