Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da tanınan uzmanlarımız Girişimsel Kardiyolog Prof. Dr. Ali Metin Esen ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Esen, Covid-19 süreciyle birlikte ön plana çıkan kalp damar rahatsızlıkları konusunda insanların yeterince bilgi sahibi olmadıklarının altını çiziyor. Ülkemizde kalp ve damar hastalıkları tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alsa da ne yazık ki kalp sağlığı göz ardı ediliyor. Özellikle kulaktan dolma, şehir efsaneleri rahatsızlığı daha ileri boyuta taşıyor. Girişimsel Kardiyolog Prof. Dr. Ali Metin Esen ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Esen’den bütüncül bir sağlık anlayışıyla hayata geçirdikleri HealthActive Exclusive Klinik Muayenehane hakkında bilgi aldık.
Ali Metin hocam, kariyeriniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz?
İlk, orta ve lise eğitim sürecim İstanbul’da geçti. Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimimi tamamladım. İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nde kardiyoloji ihtisası yaparak kardiyoloji uzmanı olmaya hak kazandım. Uzmanlık sonrası 10 yıldan uzun bir süre Koşuyolu Kalp Hastanesinde çalıştım. Belli bir süre Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi kardiyoloji anabilim dalı ve afiliye hastanesi olan Göztepe Medicalpark Hastanesi kardiyoloji bölümünde klinisyen ve akademisyen olarak çalışmalarımı sürdürdükten sonra HealthActive Exlusive Klinik Muayenehane projemizi eşim Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem ile birlikte hayata geçirdik.
Özlem hocam, sizin kariyer yolculuğunuz nasıl başladı?
Doktor olmak aslında lise yıllarında aldığım bir karardı. Bu yönde merakım olduğu için Üsküdar Amerikan Lisesi’nde seçmeli biyoloji dersi almıştım ve ABD’den gelip Türkiye’de bilimsel araştırma yapan değerli bilim insanları ile tanışma fırsatım olduğunda kararlılığım daha da güçlendi. Sonrasında Cerrahpaşa İngilizce Tıp Fakültesi’nde okurken de bu “araştırmacı” bakış açısını koruyarak mezun oldum. Kardiyolojiyi seçmemin sebebi ise doğrudan yaşamın kendisiyle ilgiliydi. Kariyer yolculuğunda hayalim, insanların hayatlarında radikal anlamda olumlu yönde katkıda bulunmaktı. Yani hastalarımdan birine sigarayı bıraktırmak veya bir başkasını fazla kilolarından kurtulmak yönünde yüreklendirmek, onların hayatına dokunmak beni her zaman daha iyisi için motive ediyor.
HealthActive Exclusive Klinik Muayenehaneyi kurmaya nasıl karar verdiniz?
Prof. Dr. Ali Metin Esen: Kalp sağlığının, genel sağlığın öznesi olduğunu düşünüyoruz. Sağlığımız yerinde olduğu müddetçe yıllar akıp geçiyor. Oysa ne kadar sağlıklı ne kadar genç olduğumuz, doğrudan kalbimize ne kadar iyi baktığımızla alakalı. Tüm iç organlarımız, kalbimizin sağladığı enerji ve oksijenden besleniyorlar. Sağlıktaki ana gündem maddelerine baktığımız zaman ülkemizde ve dünya ölçeğinde kalp sağlığının korunması ve kalp hastalıklarının tedavisi ilk sıralarda geliyor. Kalp damar hastalıkları ve kalp krizi, 500 yıldır bizimle birlikte. Doğal olarak bu iki kavram, sağlıklı yaşamı tehdit ediyor. Bireysel bazda neredeyse 20 kalp sağlığına hizmet ediyoruz. Üniversite, eğitim ve araştırma hastaneleri, özel hastane ve vakıf üniversite hastanelerinde deneyimlenmiş kalp sağlığı ve hastalıklarıyla yoğrulmuş uzun çalışma yıllarına sahibiz. Bir kardiyolog için mesleği, çalıştığı bir iş değil, yaşadığı bir hayattır başkalarını yaşatmak için. HealthActive Exclusive, mesleği içinde yaşama ve insan yaşamına sağlıklı yıllar katmayı hedefleyen, yaşama değer katma amacı güden 2 kardiyoloji uzmanının hayallerini gerçekleştirmesidir.
Aslında siz kişiye özel tedavi uyguluyorsunuz. Bize biraz bu kavramdan bahsedebilir misiniz? Neden kalp hastaları böyle bir tedavi almalılar?
Prof. Dr. Özlem Esen: Günümüzde gençlerde kalp hastalığı artıyor. Değişik yöntemler kullanarak kişide hastalık durumunu ve risk yapısını belirlemek hayat kurtarıcıdır. Bu testlerin başında fonksiyonel ileri kalp görüntüleme tekniklerinin kullanması gelmektedir. Bahsetmiş olduğum testler, stres ekokardiyografi olarak nitelendirdiğimiz ekokardiyografi ve efor testinin özel şartlarda birlikte yapılmasıdır. Stres ekokardiyografi ile hastanın şikayeti olmadan damar hastalığı saptanması olasılığı efor testine göre çok daha yüksektir. Özellikle ailede erken kalp hastalığı olan riskli kişilerde ise “çok kesitli bilgisayarlı tomografi” ile “sanal anjiyografi” tetkiki ile damar haritasını yüzde 100’e varan netlikle görüntülemek mümkün. Bütün bu tanı yöntemlerinin tabii olmazsa olmaz parçası standart kan tetkikleri olduğu kadar kişiye özel farklı analizlerin yapılmasıdır. Daha genç yaşlarda ise çoklu gen analizleri yaparak genetik risk skorlaması kişinin erken yaşta kalp krizi riskini öngörebilmektedir. Tabii bu riskler tespit edildikten sonra sıra kişinin hastalığa karşı korunmasına geliyor. Herkes için kalp krizi riskini oluşturan neden farklı olabilmekte, obezite, insülin direnci, hipertansiyon ve yüksek kolesterol için belirlenmiş tedavi hedefleri kişiye göre bireyselleştirilerek gerekli görüldüğü takdirde ilaç tedavisine başvurulması önemlidir. Bu bağlamda kişiselleştirilmiş, güvene dayalı uzun soluklu doktor hasta ilişkisinin hastanın yaşam süresine olumlu katkıda bulunduğu yakın zamanda İngiltere’de yapılan bir araştırmada ortaya konmuştur. Bunun en önemli unsuru ise doktorun hastayı tanıyarak ona en uygun tedavi seçeneğini yıllar içinde “terzi’’ titizliğiyle sunmasıdır.
Farklılığınız nedir?
Prof. Dr. Ali Metin Esen: Doğru tanı koyma ve bunun için en güncel teknoloji ürünlerinden yararlanma, bilgiyi güncel tutma belki de en büyük farkımız. Hastalarımızı sürekli takip ederek, sağlıklarını aktif tutmayı hedefliyoruz. Sağlık sektörüne katmaya çalıştığımız anlam sadece hasta faydası gözeterek tedavi etme ve onlar adına özgürce karar vermek olarak özetlenebilir. HealthActive hastaları sağlıkları için zamanlarını dolu dolu kullanıyorlar. Çünkü muayenehane muayenehane dolaşmıyorlar. Hasta hekim ilişkisinin en değerli süreci birlikte geçirilen vakittir. Hastalarımızı dinlemek, anlamak, medikal dokümanlarını titizlikle incelemek ve önemli olanlarını kendi bilgi sistemlerimizde kayıt altına alarak hasta belleği oluşturmak, hassasiyet noktalarımız. Hem kardiyoloji kliniği gibi kalp alanındaki tüm hastalıkları teşhis etme olanağı sağlayan cihazları hastalarımızın tanısal süreçlerinde kullanırken hem de muayenehane hane konseptimizle hastalarımıza uzun muayene vakitleri ayırıyoruz. Kronik hastalıkları olan hastalarımız; kalp yetersizliği hastalarımız, kapak hastalarımız, kalp cerrahisi geçirmiş veya damarlarına stent takılmış hastalarımızı online görüşmelerle özellikle ilaç kullanımlarını, bazı kritik kan ve klinik parametrelerini takip ederken kalp dışı sağlık sorunlarında da doğru adreslere yönlendiriyoruz. Üst düzey kardiyak check-up programlarında az görülen kalp kası hastalıklarının genetik ve enzim taramaları, damar hastalıkları için çok erken aşamasında yakalama şansı sağlayan sofistike kan belirteçleri gibi rutin kalp tetkiklerinin dışında tanı ve tarama yöntemlerini kullanıyoruz.
Yaşamımızdan çıkarmamız gereken sizce ilk 3 şey ne ve neden bunları hayatımızdan çıkaralım? Prof. Dr. Özlem Esen: Yaşamdan ilk önce, amaca odaklanmayan stres ve kaygıyı çıkarmalıyız. Belli bir hedef doğrultusunda bir miktar stres yaşamak doğal olan bir süreç ancak bunun dışında yer alan özellikle olumsuz düşüncelere eşlik eden stresten uzak durmalıyız. Sigara ve tütün ürünleri hayatımızda yer almamalı. Çoğu zaman iyi düzeyde spor yapan ve sigara içen kişiler, sigaranın zararlı etkilerinden korunduklarını düşünüyor. Ancak bu hasarın ortaya çıkmasını birkaç yıl öteliyor. Maalesef yine sigara içenlerin yarısından fazlası sigaranın neden olduğu bir hastalıktan yaşamlarını
yitirmektedir. Hareketsizlik de günümüzde sigara kadar tehlikelidir. Bu nedenle günlük hayatımızda düzenli sporun yanı sıra hareketli olamaya gayret etmeliyiz. Yani asansör yerine merdiven kullanmak, gideceğimiz yere toplu taşıma ile gidip yürüyüş yollarını tercih etmek gibi. Düzenli spor deyince tabii gözümüz korkmasın! Haftada en az 3 gün 5000 adım atmak yeterli.
Kalp sağlığı için altın öğütlerinizi alabilir miyiz? Prof. Dr. Ali Metin Esen: Kalbinize özen göstermek sadece bir seçim değil, gelinen noktada bir zorunluluktur. Hızlı tempolu yaşam, sürekli iş baskısı ve aile sorumlulukları kalbimizi strese sokar. Kalbinizi korumak için basit ancak etkili bazı önerilerimiz var. Harekete geçin. Orta düzeyde egzersiz bile ruh halinizi güçlendirecek ve stresinizi azaltacaktır. Haftada 4-5 gün, 30 dakikalık egzersiz gibi küçük hedefler belirleyin. Aktif kalmak, kalp hastalığı riskini büyük ölçüde azaltabilir. Sağlıklı bir kalbe sahip olmak için sağlıklı beslenin. Dengeli bir diyet, taze meyve ve sebzelerin yanı sıra tam tahılları içerir. Sağlıklı seçimler yaparak diyetinizdeki yağ ve şeker miktarını azaltın. Bu durum kan şekeri ve kan yağlarınızı olumlu etkileyecektir. Sigarayı hayatınızdan çıkarın. Tuz alımınızı izleyin. Ortalama bir yetişkinin günde toplam 6 gramdan az tuz yemesi gerekir ki bu yaklaşık bir çay kaşığıdır. Kalp hastalıklarının kalıtsal ayak izlerini araştırın. Stresi doğru yönetin.
En çok hangi meslekler, kalp rahatsızlıkları için risk altında?
Prof. Dr. Özlem Esen: Örneğin; Avustralya’da tarımla uğraşan kişilerin çok hareketli olması ve kolesterol değerlerinin daha düşük olması nedeniyle kalp krizi riskleri düşük çıkmıştır. Öte yandan masa başı veya ofis çalışanlarında kalp krizi riski daha yüksek bulunmuştur. Amerika’da ise sağlıklı yaşam bilinci yüksek finans sektörü çalışanlarının kalp krizi riskinin düşük olduğu ortaya çıkarılmıştır.
