Sanatçı Beeple’ın 2021 yılında Christie’s’de 69 milyon dolara alıcı bulan “Everdays: The First 5000 Days” işi dünya çapında büyük yankı uyandırarak sanat dünyasında bir nevi “NFT çılgınlığı” da başladı.
Mike Winklemann olarak da bilinen Beeple, “Everydays: The First 5000 Days” NFT kolajını rekor kıran 69 milyon dolara sattıktan sonra NFT’ler bir anda gündeme yerleşti. Türkiye’den de birçok ünlü sima iş üretip NFT’ye koymaya başladı. Öyle ki Refik Anadol’un Makine Halüsinasyonları: Doğa Rüyası NFT’si, 1.2 milyon dolara satıldı. “Non-fungible Token”’ın kısaltılması olan NFT, Türkçe ifadeyle değiştirilmesi mümkün olmayan dijital varlık anlamına geliyor. Ya da başka bir ifadeyle şöyle açıklayalım; bir dijital varlığın orijinal olup olmadığını, tarihçesini ve mülkiyet durumunu blokzincir işleyişi üzerinden tahrif edilemez biçimde kayıt altına alan dijital sertifikalara NFT deniyor. Dijital alıcılar ve satıcılar açıkça tanımlanabildiğinden ve tüm işlemler güvenli bir şekilde takip edildiğinden dolandırıcılık neredeyse imkansızdır. NFT’nin gündemimize girmesi ise 2017 yılına uzanıyor. O yıl Ethereum blokzinciri üzerinde tasarlanan CryptoKitties adlı oyun kapsamında yaratılan sanal kedi karakterlerinin koleksiyon amaçlı değişimine yönelik yapılan açık artırma, NFT’nin de miladını oluşturuyor.
Hızlı davranan kazanır
Peki, neden bir dijital sanat eserine insanlar para veriyorlar? Blokzincir teknolojisi ve işleyişinin eser ve hak sahiplerine sağladğı avantaj da oluşturulan bir kültür-sanat veya spor blokzincirine işleyerek böyle bir anın veya performansın tahrif edilemez bir mülkiyet sertifikasyonunun yapılabilmesi, bu mülkiyetin belli koşullarda satılabilir ve devredilebilir hale getirilmesi ve bu sayede koleksiyonerlik duygusunun da dijital dünyaya güvenli biçimde taşınması, NFT’ye ilgiyi artırıyor. Buradaki en önemli ticari fırsat ise koleksiyoncuların geleneksel eser ve eşyaların nadirleşmesi üzerinden sağladıkları değer artışının dijital eser ve nesnelere de taşınabilmesi. Halihazırdaki dijital koleksiyoncuların amacı da her türlü riski göze alıp olabildiğince erken bu sektöre adım atarak olası değer artışından yüksek kazanç sağlamak.
Dünya liginde bir Türk!
Dünyadaki en pahalı NFT sanatçılarının arasında 25 yıldır dijital sanatla uğraşan Murat Pak da bulunuyor. NFT pazarına dünyada ilk giren sanatçılardan birisi. Şubat 2020’de “Cloud Monument Dark” ismini verdiği ilk NFT’sini 350 bin dolara sattı ve bu satış Murat Pak’ı dünyadaki en pahalı NFT sanatçılardan birisi yaptı. Dünyaca ünlü müzayede evi Sotheby’s, Murat Pak’ın yaptığı NFT koleksiyonundan 3 eserin satışını geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdi. The Fungbile 17 milyon dolara, The Swich 1,5 milyon dolara ve The Pixel 1,4 milyon dolara alıcı buldu. Diğer bir sanatçı Tarık Tolunay’ın “Fractal İstanbul- Pandemi” eseri de büyük ses getirdi. Kendisini “kentçizer” olarak tanımlayan sanatçı Tarık Tolunay’ın karantina sürecinde tamamladığı ve Eminönü, Tarihi Galata Köprüsü ve Karaköy’ü resmettiği “Pandemi” eseri geçtiğimiz aylarda İranlı bir koleksiyonere 36 bin dolara satıldı.
Ünlüler de NFT’de!
İşin içinde yalnızca sanat yok. Twitter’ın kurucularından Jack Dorsey ilk tweet’ini hayrete düşüren rakama satabiliyor, televizyoncu Saba Tümer’in meşhur kahkahası da NFT formatında, azımsanamayacak bir fiyatla alıcı buluyor. Fenerbahçeli futbolcu Mesut Özil’in Genies Wearable’la işbirliği sonucunda, Özil’in ayakkabılarının ve formasının ikonları yaratıldı. NiftyGateway adlı pazaryerinde açık artırmaya çıkarılan ikon ayakkabılar 1886 dolara, forma ise 2 bin 525 dolara satıldı. Komedyen Cem Yılmaz da yeni hazırladığı NFT eserlerini satışa sundu. Cem Yılmaz, her bir NFT için 0,25 Ethereum, yaklaşık 10 bin TL fiyat belirledi.