
Dünya mobilya sektörü 2032’ye kadar 878 milyar dolarlık dev bir hacme ulaşmaya hazırlanırken, Türkiye hem üretim gücü hem de tasarım vizyonuyla bu büyümeden pay almaya çalışıyor. Dizi ihracatından ara eleman krizine, genç çiftlerin ev kurma hayallerine kadar sektörün röntgenini çekmeye çalıştık.
Mobilya sektörü, sadece yaşam alanlarını şekillendiren bir endüstri değil; aynı zamanda kültürel kodları, ekonomik trendleri ve sürdürülebilirlik vizyonunu taşıyan küresel bir güç haline geldi. 2024 itibarıyla dünya mobilya üretimi 569 milyar dolara ulaşırken, sektörün 2032’ye kadar 878,14 milyar dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Bu büyümenin merkezinde ise Asya-Pasifik, Avrupa ve Orta Doğu gibi dinamik pazarlar yer alıyor. Türkiye, son 25 yılda mobilya ihracatını 250 milyon dolardan 4,5 milyar dolara çıkararak dünya ihracat sıralamasında 10. sıraya yükseldi. Sektör, 250 bin kişiye istihdam sağlıyor ve 45 binin üzerinde üreticiyle oldukça parçalı ama dinamik bir yapıya sahip. Mobilya ihracatında kilogram değeri de 2004’te 2,43 dolarken 2024’te yaklaşık 4 dolara yükseldi. Türkiye’nin dünya mobilya ihracatından aldığı pay ise yüzde 2’ye ulaştı. MDF ve yonga levha üretiminde Türkiye’nin dünyanın önde gelen üretici ülke olduğunu da hatırlatmakta yarar bulunuyor. Sektörün aynı zamanda en çok dış ticaret fazlası veren sektörlerden biri olarak ülke ekonomisini ciddi bir katkı sunduğunun altını da çizmek gerekiyor.
Sektör, şehirleri kalkındırıyor
Yapılan araştırmalara göre diğer birçok sektörde olduğu gibi mobilya sektörünün kalbi İstanbul’da atıyor. İstanbul’da sektörün lokomotif görevini gören yerleri ise İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan MASKO ve Ümraniye’deki mobilya sanayi sitesi MODOKO. İstanbul’u takip eden Ankara’da sektörün kalbi ise Siteler bölgesinde atıyor. Ankara’dan sonra bir diğer mobilya üssü de kuşkusuz Bursa-İnegöl. Bölgenin ihracattaki etkileyici başarısı, sektörün önemli bir küresel oyuncu olma yolunda istikrarlı bir şekilde yükseldiğini gösteriyor. Fabrikasyon mobilyanın üretim üssü haline gelen Kayseri’de de yatırımlar artıyor. Sektör açısından İzmir Karabağlar’ı da atlamamak lazım.
Taksit sayısı 9’dan 12’ye çıksın
Mobilya deyince insanın aklına yeni ev kuracak çiftler geliyor. Düğün alışverişleriyle birlikte her yıl mart ayından itibaren mobilya sektörü de hareketlenmeye başlıyor. Ancak yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması çiftleri de zor durumda bırakınca hükümet 2025 yılını “Aile Yılı” ilan ederek evlenecek gençlere 48 ay vadeli, 2 yılı geri ödemesiz, 150 bin lira tutarında faizsiz kredi desteği sunuyor. Bilindiği üzere 2024 yılında evlenme yaşı erkeklerde 28,3 iken kadınlarda 25,8 oldu. Yaş ortalaması son 10 yılda kadınlarda 24.1‘lerden 25.8’lere çıktı. Aynı şekilde toplam evlenme sayıları azalıyor. Evlenecek çiftlerin düğün giderleri, ev tutma, çeyiz vb. harcamalarına bakıldığında en yüksek gider kaleminin ev kurmada zorunlu olan mobilya kalemi olduğu ortaya çıkıyor. Sektör temsilcileri tam da bu noktada kredi kartına taksit sayısının artırılmasını talep ediyorlar. Taksit sayısının 9’dan 12’ye çıkmasıyla birlikte mobilya alışverişinin de artacağını belirtiyorlar.
Markalaşmanın gizli gücü: Diziler
Sektörün en çok dış ticaret fazlası veren sektörlerden biri olarak ekonomiye katkı sunduğunu belirtmiştik. İşte tam da bu noktada markalaşabilmek çok önemli. MODOKO Başkanı Koray Çalışkan, Türkiye’nin dizi ihracatı başarısıyla mobilya tanıtımı yapabileceğini de belirtiyor. Çalışkan, “Türkiye’nin en başarılı olduğu kanallardan biri dizi ihracatımızdır; bazı dizilerimiz 700 milyon kişiye ulaşıyor. Dolayısıyla 20 yıl önce Amerika’nın yaptığı gibi biz de belli sektörlerimizi bu dizilerde ürün yerleştirme yöntemiyle tanıtarak ülkemizin güçlü olduğu alanlardaki bilinirliğini artırabiliriz. Nasıl ki turizm bölgelerimiz diziler aracılığıyla tanıtıldığında ertesi yıl yoğun ilgi görüyorsa, aynı yöntemi mobilya gibi diğer sektörlerde de uygulayarak sanayi dallarımızın marka değerini ve satışlarını yukarı taşıyabiliriz. Yurt dışında bu dizilerde gösterilen turizm mekanları, bir sonraki yıl tam kapasite doluluk oranlarına ulaşıyor. Mobilya özelinde gizli reklam olabilecek şekilde karakterler aracılığıyla tanıtım yaparak, bu alanda da benzer bir başarıyı yakalayabiliriz. Türkiye’nin ‘mobilya üreticisi ve avantajlı fiyatlara sahip ülke’ algısını dizilerde vurgulayabiliriz. Sektörler arası iş birliğiyle reklam ve tanıtım maliyetleri düşürülerek, bu tarz desteklerle mobilya sektörü ihracatı çok hızlı bir şekilde artırılabilir” açıklamalarında bulunuyor.
Sektörde tehlike çanları çalıyor
Yıllık 12 milyar dolarlık üretim hacmi yakalayan, 200 ülkeye ihracat yapan sektörün en büyük sorunlarından biri de yetişmiş ve ara eleman sıkıntısı. Mobilya Dernekleri Federasyonu (MOSFED) Başkanı Ahmet Güleç, konuyla ilgili “Burada önümüzdeki konu üretim. Üretim için ne lazım? İstihdam, meslek sahibi olan insanlarımızın bulunması. Ancak bugün baktığımızda en büyük sorun imalatta çalışacak insan bulamamak. Mobilyada yaklaşık 30 tane mesleğimiz var. Yeni teknolojilerle birlikte belki 35 meslek var. Bunları yetiştirmemiz lazım ancak çalışacak eleman bulamıyoruz. Endüstri meslek liselerini özendirmemiz gerekiyor. İnsanlar bu işi neden tercih etmiyor? Hem sivil toplum hem üretici hem de kamu olarak bu işi ciddiye almamız gerekiyor. İnsanlarımız mobilyada ya da imalatta çalışmayı tercih etmiyorsa oturup düşünmeliyiz. Sektörümüz için tehlike çanları çalıyor” diyor. Güleç, aynı zamanda direkt mobilya imalatında 260 bin kişinin, mağazalarla birlikte 500 bin kişinin çalıştığını belirterek, sektörün dünya ile yarışırken istihdamının da avantajını kullandığını sözlerine ekliyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen sektör 2025’den ümitli. Suudi Arabistan, Suriye, Libya gibi geleneksel pazarların hareketlenmesi, katma değerli ihracatın zirve noktası ABD’ye ihracatın artması nedeniyle sektör, bu yılı minimum 5 milyar dolar ihracatla kapatmaya hazırlanıyor.
Türkiye, son 25 yılda mobilya ihracatını 250 milyon dolardan 4,5 milyar dolara çıkararak dünya ihracat sıralamasında 10. sıraya yükseldi.