- Kadın Girişimciler Destekleme Zirvesi’nde ödül aldınız. Duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Gururlu ve mutluyum ama bu ödülü tek başıma almadım. Bu ödülü Alyalina Kozmetik’in tüm kadın girişimcileri ve marka elçileri adına aldım. Her aldığımız ödülde mutluluğumu onlarla birlikte yaşıyorum.
Türkiye’de birçok kadın, hayatına girişimcilik adımı atmak istiyor ancak nereden başlayacağını bilmiyor veya maddi nedenlerle adım atamıyor. Alyalina Kozmetik olarak, girişimci olmak isteyen kadınlara maliyetsiz girişimcilik fırsatı sunuyorsunuz. Kadınlar bu alanda nasıl başlayacaklar? Bilgi verir misiniz?
Alyalina Kozmetik ürünleri, her evde bulunan ürünlerdir. Gıda takviyeleri artık hepimizin hayatında olmazsa olmazlar arasında. Kozmetik dediğimiz şey de sadece cilt bakımıyla sınırlı değildir. Herkes evinde şampuan ve sabun kullanıyor. İlk aşamada, ürünlerimizi kullanarak girişimcilik yolunda adım atıyorsunuz. Sonrasında, kullandığınız ve memnun kaldığınız ürünleri çevrenize önerdiğinizde, organizasyon kuruyor ve girişimcilik yolunda ilk adımı atmış oluyorsunuz. Bunun için bir girişim ücreti yok, sermaye yatırmanız gerekmiyor. Sadece evinize her zaman alacağınız ve kullanacağınız ürünleri almanız yeterli. Memnuniyetinizin sonucunda doğan organizasyon sayesinde, doğrudan satış sistemine girmiş bir girişimci oluyorsunuz. Sermayeniz sadece ürünlerinizdir ve bu ürünler zaten kullandığınız ürünlerdir. Dolayısıyla, sadece alışverişinizi değiştirmiş oluyorsunuz ve bir girişimci oluyorsunuz.
Doğrudan satış yöntemiyle ilgili Türkiye’de yanlış bir algı olduğunu söylüyorsunuz ve bu algıyı düzeltmek gibi bir misyon üstlendiniz. Bu doğrultuda hedefleriniz neler?
Biz her şeyden önce, doğrudan satış sektörünün sadece katalog satışından ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Tüm dünyada çok değerli bir girişimcilik modeli olan doğrudan satış sektörünü, Türkiye’de de hak ettiği yere getirmeyi hedefliyoruz. Bunun için marka elçilerimizle birlikte başarı hikayeleri yazmaya çalışıyoruz. 2025’te ne yaptığımız ve hedeflerimiz çok daha net bir şekilde görünür olacak.
Kariyeriniz boyunca en çok hangi noktalarda zorlandınız?
Aslında ben Alyalina Kozmetik’te kendime bir kariyer edinmedim. Şirketin kurucusu veya yönetim kurulu başkanı olmak benim için sadece bir sıfat ve unvan. En çok haz aldığım ve heyecanlandığım şey, üretim aşamasında, ürünün başlangıç hikayesidir. O süreçte maliyetler nedeniyle zorlanabiliyoruz. Maliyetler çok önemli çünkü hem her eve girmeyi hedefliyoruz hem de ürünlerimizin satın alınabilir fiyatlarda olması için çalışıyoruz. Ürünümüzün çok değerli olmasına rağmen, bazen maliyetleri düşük tutabilmek adına daha düşük bedelle almak zorunda kalıyoruz. Bu anlamda, ürünlerimizi daha fazla gösterebilmek noktasında zorlandığım oldu. Ancak ürün kullanıcılarının memnuniyeti söz konusu olduğunda, ben susuyorum ve ürünü kullananlar anlatmaya başlıyor. Bütün bu başarı hikayesinin arkasında, ürünün gücünü göstermiş oluyoruz. Bunun için tüm marka elçilerimize teşekkür ediyorum. Alyalina Kozmetik bünyesindeki girişimci kadınlar, sürekli aldıkları ve kullandıkları sabit ürünlerle, başka bir ürüne geçmiyorlar. Dolayısıyla, o ürünlerle birlikte onların da girişimcilik hikayeleri yazılıyor.
Girişimcilik yoluna yeni çıkanlara neler tavsiye edersiniz?
Girişimcilik hiç de kolay bir şey değil. Öncelikle cesur olmak lazım. ‘Cesaret’ kelimesinden ‘C’ harfini çıkarınca geriye esaret kalıyor. Biz konuya tersten bakıyoruz. Esaretin başına ‘C’ ekleyerek cesaret diyoruz. Bu sloganla yola çıkarak, güçlü kararlarla adım atmak gerektiğine inanıyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajınız nedir?
Kendine güvenen, gücünün farkına varmış ve hedefleri için cesaretle yola çıkabilen tüm kadınların Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!
KÜBRA ORAKÇIOĞLU KAZAN – ORKA HOLDING YÖNETİM KURULU ÜYESİ – DEİK YURT DIŞI YATIRIMLAR İŞ KONSEYİ BAŞKANI
Lüks perakende sektöründe uzun yıllar uluslararası deneyime sahip bir yöneticisiniz. Kariyer hikayeniz nasıl başladı?
Üniversitede hem İstanbul Teknik Üniversitesi’nde hem de State University of New York’ta eğitim aldım. Ardından New York’ta eğitim ve iş deneyimi kazandım. Küresel bakış açımı geliştirmek adına farklı pazarlarda çalışarak, uluslararası iş stratejilerini yakından gözlemleme fırsatı buldum. Daha sonra Türkiye’ye dönerek Orka Holding’de görev aldım. Burada global pazarlara açılma, devlet destekleri, dış ticaret ve uluslararası büyüme stratejileri üzerine yoğunlaştım. Çeşitli organizasyonlarda da yıllar içinde görev aldım. Şu anda DEİK Yurt Dışı Yatırımlar İş Konseyi Başkanlığı görevini yürütüyorum.
Başarıya giden yolda en büyük motivasyonunuz nedir?
Başarı, benim için sadece bireysel değil, ekip başarısı ve sürdürülebilir büyümeyle anlam kazanıyor. Ayrıca sürekli öğrenme ve gelişme olan inancım, her zaman ilerlemeyi sağlayan en önemli unsurlardan biri olmuştur. Sabır ve istikrar da önemli noktalardan biridir.
Sektörünüzde, özellikle yönetimde kadınlar ne kadar yer alabiliyor?
Perakende ve moda sektöründe kadın çalışan oranı yüksek olsa da yönetim kademelerinde kadınların temsil oranı hâlâ istenen seviyede değil. Ancak son yıllarda kadın liderlerin sayısının arttığını ve önemli başarılar elde ettiklerini gözlemliyoruz. Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alması için fırsat eşitliği sağlanması ve mentorluk programlarının yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyorum. Kadın liderlerin iş dünyasındaki varlığı giderek artıyor ve bu gelişme, toplumsal dönüşüm açısından büyük bir adım.
Rol model olarak gördüğünüz bir kadın oldu mu?
Kariyerimde bana ilham veren birçok kadın lider oldu. Ancak en büyük ilham kaynaklarım, azimle çalışan, kendi başarı hikayelerini yazan ve engelleri aşarak ilerleyen kadınlar…
DEİK Yurt Dışı Yatırımlar İş Konseyi Başkanı olarak, ülke ihracatı için önemli adımlar atıyorsunuz. Bu alandaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Türkiye’nin global arenada daha güçlü bir konumda olması için uluslararası yatırımları teşvik etmek, ihracatı artırmak ve yeni pazarlara açılmak en büyük önceliklerimizden birisi. Bu kapsamda, iş dünyasının ihtiyaçlarına yönelik stratejik projeler geliştiriyoruz. Ticaret Bakanlığımız ve ilgili ülkelerdeki İş Konseylerimizle entegre çalışarak Türk markalarının ve firmalarının dünya çapında bilinirliğini artıracak çalışmalar yürütüyoruz.
Önümüzdeki dönemde hedefleriniz neler?
Önümüzdeki dönemde, özellikle Türk markalarının uluslararası pazarlardaki konumunu güçlendirmek, stratejik süreçlerine liderlik etmek ve kadın girişimcileri destekleyecek projelere odaklanmak istiyorum.
Yeni mezunlara mentorluk yapan, öğrendiklerinizi paylaşmayı seven bir lidersiniz. Birçok sektörde hâlâ erkeklerin domine ettiği iş dünyasında, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajınız nedir? Kariyerinin başındaki kadınlara neler tavsiye edersiniz?
Kadınların iş dünyasında hak ettiği yeri alabilmesi için cesur, kararlı ve vizyoner olmaları gerekiyor. Bugün, kadın liderlerin iş dünyasında varlığı giderek artıyor ve bu gelişme, toplumsal dönüşüm açısından büyük bir adım. Genç kadınlara en büyük tavsiyem, kendilerine güvenmeleri, sürekli öğrenmeleri ve sınırları zorlamaktan çekinmemeleridir.
NESLİHAN YILDIRAN – RADYO KAFASI PRODÜKSİYON KURUCU BAŞKANI
Kariyer hikayeniz nasıl başladı?
2005 yılında Ege Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2007 yılında LC Waikiki’de mağaza müdürü olarak profesyonel kariyerime başladım. Burada 3,5 yıl boyunca edindiğim deneyimlerin ardından, 2011 yılında Koton Mağazacılık bünyesinde mağaza müdürlüğü yapmaya başladım. Aynı dönemde Boyner Büyük Mağazacılık’tan bölge satış yöneticiliği pozisyonu için bir teklif aldım ve bu teklifi kabul ederek kariyerime yeni bir yön verdim. Ancak perakende sektöründeki dinamik ortamda geçirdiğim yılların ardından, 2015 yılında sektörden ayrılma kararı aldım ve Kasım 2015’te Radyo Kafası Prodüksiyon’u kurdum.
Girişimciliğe adım atmaya nasıl karar verdiniz? Motivasyonunuz neydi?
Müziğe olan tutkum, bu girişimin temelini atan en önemli unsurdu. Yıllar boyunca kendime göre oluşturduğum çalma listelerini yakın çevremle paylaşır, onların beğenisini kazanırdım. Aslında bu fikir tamamen tesadüf değil, mağazacılık yaptığım yıllarda mağaza müziklerinin genellikle yetersiz ve etkisiz olduğunu düşünüyor, bu alanda çok daha iyi bir şey çıkarılabileceğini hissediyordum. Sektördeki yoğun yılların ardından daha yaratıcı bir alanda çalışma arzumla bu düşüncemi gerçeğe dönüştürdüm. Perakende sektöründe güçlü bir kariyerin ardından, yaratıcılığı ve tutkuyu merkeze alan bir girişime adım atmak… İşte Radyo Kafası Prodüksiyon’un temellerini oluşturan hikâye tam olarak bu.
Perakende sektöründeki deneyiminiz girişimcilik ile nasıl birleşti? Nasıl çalışmalar yapıyorsunuz?
Radyo Kafası Prodüksiyon’un ilk altı ayında, sistemimizi kurarak perakende sektörüne açılmaya odaklandık. Bu süreçte hizmet verdiğimiz firmalardan mekân kokulandırması ile ilgili talepler almaya başladık. Bu doğrultuda hizmet portföyümüzü genişletmeye karar verdik ve 2016 yılında patentli koku cihazlarımızla kokulandırma hizmetini de bünyemize ekledik. Bugün itibarıyla Radyo Kafası Prodüksiyon, müzik ve koku hizmetleriyle 1.500’ü aşkın noktada faaliyet göstermektedir. Mağazacılık sektörünün önemli ihtiyaçlarından biri olan anons hizmetini de müzik hizmetimize entegre ederek, işletmelere bütünsel bir deneyim sunuyoruz. Perakendeden başlayarak, duyulara hitap eden bir marka yaratma süreci benim için oldukça heyecan verici bir yolculuk oldu. Müzik ve koku gibi güçlü duyusal deneyimleri bir araya getirerek, markaların müşterileriyle kurduğu bağı güçlendirmeye devam ediyoruz.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü için neler söylemek istersiniz?
Benim için 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların tarih boyunca verdikleri mücadeleler sayesinde sadece bir kutlama değil, aynı zamanda farkındalık ve dayanışma günü olan önemli bir tarihtir. Kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasi alanlarda eşit haklara sahip olması gerektiğini vurgulayan bu gün, aynı zamanda hak mücadelesinin devam ettiğini de gösteriyor. Bu yüzden özellikle cinsiyetçiliğin olduğu toplumlarda gerçek bir mücadele sembolüdür. Kadınların emeği çoğu zaman görünmez kılınıyor ve hakları için verdikleri mücadele, çeşitli engellerle karşılaşıyor. Bu yüzden 8 Mart, yalnızca çiçek verilerek geçirilen bir gün olmamalı; kadınların karşılaştıkları adaletsizliklere karşı seslerini yükseltme, dayanışmayı büyütme ve hak ettikleri eşitliği talep etme günü olmalıdır. Gerçek bir toplumsal dönüşüm ancak bu farkındalıkla mümkün olabilir.