Türkiye’de köklü aile şirketlerinin sayısı giderek azalırken Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, 4. kuşakla birlikte lezzetlerini gelecek nesillere taşımayı hedefliyor. Kaşıbeyaz Lezzet Grubu’nun Genel Koordinatörü Simay Kaşıbeyaz da soyisminin marka değerini önceliğine alarak Kaşıbeyaz’ın başarısına odaklanmış durumda.
50 yılı geride bırakan artık kebabın marka ismi haline dönüşen Kaşıbeyaz Lezzet Grubu, son yıllarda kendisini, geleneklerine bağlı olarak yeniliyor. Kaşıbeyaz, lezzet kalitesini bozmadan sadece yurt içinde şubeleşmiyor, aynı zamanda yurt dışında farklı lokasyonlarda şube açarak Türk Mutfağının tanıtımı konusunda önemli bir rol de üstleniyor. Köklü bir marka olmasının yanı sıra Türkiye’nin en köklü yeme içme sektörü temsilcilerinden biri olan Kaşıbeyaz’da 4. nesil de kendisini göstermeye başladı. Kaşıbeyaz Lezzet Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kaşıbeyaz’ın kızı Simay Kaşıbeyaz, 23 yaşında adım attığı Kaşıbeyaz Lezzet Grubu’nda, bugün Kaşıbeyaz Lezzet Grubu Genel Koordinatörü olarak görev alıyor. Kaşıbeyaz’da tüm görevlerde yer alıp restorandaki işleyişe A’dan Z’ye hakim olan Simay Kaşıbeyaz, bir kadın olarak ne yazık ki çevresinden olumsuz eleştiriler de almış. “Yapamazsın. Çalışamazsın. Bir süre sonra pes edersin. Çalışma saatleri çok uzun. Özel günün ve sana ait zamanın çok kısıtlı. Kadın mesleği olduğunu düşünmüyoruz” diyenler karşısında işine dört elle sarılıp her zaman daha ileriyi hedefleyip başarılarının arasına bir yenisini daha eklemiş. Kimseyi duymayıp yolundan ayrılmayan Simay Kaşıbeyaz, şimdilerde gelen tebrikleri büyük bir mutlulukla kabul ediyor.
Kaşıbeyaz ailesinin 4. kuşağısınız. Sizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Dediğiniz gibi ailemin 4. kuşağıyım. 1994 yılında İstanbul’da doğsam da aslen Gaziantepliyim. Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra ailemin isteği üzerine 2017 yılında mesleğime, aile şirketimiz olan, soyadımızı taşıyan Kaşıbeyaz Lezzet Grubu’nda başladım. Aile şirketimizde çalışıyor olmak benim için çok önemli bir gurur. Dedemden babama, sonrasında da bana geçen bu bayrağı taşımak, taşıyabilmek çok önemli bir değere sahip büyük bir sorumluluk. Her daim geliştirerek günden güne daha güzel projelere, yeniliklere ve yatırımlara imza atarak büyük emeklerle müşterilerimizin karşısında olmak paha biçilemez bir duygu.
Kaşıbeyaz’ın kuruluş ve gelişim aşamalarını nasıl özetlersiniz?
Kebabın hikayesi aslında büyük dedem Gaziantepli kebapçı Mehmet Efendi’yle başlıyor. Markalaşma ise dedem Ahmet Kaşıbeyaz’la birlikte gerçekleşiyor. Dedem 5 yaşındayken büyük dedemle beraber dedemin lokantasına gidip geliyor, iş hayatına aşinalık o zaman başlıyor. Büyük dedem, dedemi işi öğrenmesi için baklavacı Cevat Güllü’nün yanına veriyor. İşi öğrendikten sonra da 1959 yılında İstanbul’a gelerek baklavacılık yapıyor. Askerlik sırasında gittiği Samsun’da hiç baklavacı dükkanının olmadığını fark ederek 60’lı yılların ortalarında Samsun’da baklavacı dükkanı açıyor. Samsun’da işler büyüyünce 1974 yılında İstanbul Aksaray’da 10 masalık Kaşıbeyaz’ı açarak, İstanbul maceramız da başlamış oldu. Takvimler 1987 yılını gösterdiği zaman merkez üssümüz olacak Florya’daki şubemizi açtık. Dedem tüm bu serüven boyunca hep tek başınaydı. Babam daha sonraki yıllarda dedeme yardımcı olmaya başladı. Dedemin soy ismi normalde Besim’miş. 11 yaşındayken gördüğü rüya sonucunda kaşının beyazlamasıyla “kaşıbeyaz” olarak anılmaya başlamış. Kendisi de bu rüyanın uğruna inanıyor ve aslında Besim olan soyadını da bu şekilde değiştiriyor. Açılan tüm dükkanlara Kaşıbeyaz ismi veriliyor ve ilk günden itibaren çok iyi iş yapmaya başlıyor. Bilinirliği artınca da soy ismini Kaşıbeyaz olarak değiştiriyor. Kaşıbeyaz Lezzet Grubu bugün hem yurt içindeki hem de yurt dışındaki restoranlarıyla dev bir marka haline geldi.
Kaşıbeyaz bir aile şirketi. Biraz Kaşıbeyaz’ın sahip olduğu değerlerden bahsedebilir misiniz?
Kaşıbeyaz yöresel Güneydoğu Anadolu yemeklerini tanıtan geleneksel bir restorandır. Aynı zamanda da ailemizin yıllar içinde biriktirdiği lezzet tutkusuna dayanıyor. Restoranlarımızı açarken yerel lezzetleri modern bir yaklaşımla sunma vizyonuyla yola çıktık. Bugün ödüllerle dolu bir geçmişe sahip olmanın gururunu yaşıyoruz. Aynı zamanda yöresel ve geleneksel lezzetlerimizi yurt dışında çoğu ülkeye taşımanın ve girişimlerimizin devam etmesinin mutluluğunu da paylaşmak istiyorum. Türk kültürünü yabancılara tanıtmak ve orda duyurmak bizim için çok özel ve gurur verici. Müşterilerimizin sadakati ve memnuniyeti bizi her gün daha da ileriye taşıyor. Kaşıbeyaz ailesi olarak misafirlerimizi bir lezzet yolculuğuna çıkarmaktan ve onlara unutulmaz anlar yaşatmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Son zamanlarda yeme-içme sektöründe dünya ve Türkiye trendleri arasında neler var?
Kesinlikle bir öze dönüş söz konusu. Yerel mutfaklar eskisine göre daha fazla ön plana çıkmaya başladı. Coğrafi etiketli ürünlerden yapılan yemekler, o yörenin öyküsüne sahip yemeklerin daha fazla ilgi çektiğini söyleyebiliriz. Kısacası bir öze dönüş söz konusu. Aynı durum Türkiye’de de geçerli.
Dünyadaki birçok ülkeye göre lezzet ve hızlı sipariş konusunda çok iyi konumda olan Türkiye, sizce bu başarısını neye borçlu?
Hizmet sektöründe sanırım dünyanın bir numarasıyız. Hem otellerimizde hem restoranlarımızda özellikle hızlı ve kaliteli hizmet konusunda açık ara öndeyiz. Aslına bakarsanız diğer sektörlerde de bu söz konusu. Ticaret hayatının içerisinde diğer sektör temsilcileriyle konuştuğumuzda hepsinin altını çizdiği bir konu var: Rakiplerine göre çok daha hızlı ve kaliteli üretim yaptıkları. Bence bu noktada Türk milletinin özellikleri bunu sağlıyor. Girişimci yapımız, hızlı reaksiyon vermemiz, işimize de yansıyor. Böyle avantajlı özelliklerimize rağmen markalaşma konusunda istediğimiz ivmeyi yakalayamamız da bizim handikabımızı oluşturuyor.
Sektörün istihdam konusundaki sıkıntısı düzeldi mi?
İstihdam sorunu var. Ne yazık ki komi dahi bulunamıyor. Oysa hizmet sektöründe çok iyi kazançlar elde edilebiliyor. Kaşıbeyaz, Florya’da 1987 yılında açıldığı zaman Florya’da bir iki tane mekan vardı. Bugün sırf Florya’da 1000’ün üzerinde mekan var ve özellikle kebapçı neredeyse her köşe başında bulunuyor. Online yemek sipariş sitelerin de her sene yaptığı araştırmalara göre insanlar en çok kebap siparişinde bulunuyorlar, yurt dışında Türk restoranlarının birçoğu kebapçı ya da yabancılar Türkiye’ye geldiklerinde ilk tattıkları lezzet kebap oluyor. Bir de son yıllarda İstanbul’un birçok niş noktasında meyhane ya da kebapçı konseptli mekanların açıldığına şahit oluyoruz. Fine dining restoranlar da yerini kebapçılara bırakıyorlar. Oysa et ve baharatların bileşkesi olan tarihi çok eskilere uzanan bu lezzeti yapmak ayrı bir ustalık gerektiriyor. Kaşıbeyaz ustalarının hepsi çocuk yaşlardan itibaren Kaşıbeyaz’da yetişen, 30-40 yıldır bizimle devam eden ustalar ve ustalarımız bir yandan da gelecek nesilleri yetiştirme gayretindeler. Çünkü bu işte usta-çırak ilişkisi çok önemlidir. Mutfaktaki her şeyi çok iyi bilmeniz gerekir. Şimdi ise işi öğrenen kendi restoranını açma yolunu seçiyor. Ustalar yetişemeden restoranlar çoğalırken, kebap da eski bilinen lezzetini kaybediyor. Aslına bakılırsa sektör zor durumda ve komilikten yetişip salon şefliğine gelen kişiler, çok iyi maaşlar alabiliyorlar. Hizmet sektöründe usta eksikliği olduğu gibi bir de komi gibi çalışan eksikliği de var.
Girişimci-yatırımcılara fikir vermesi açısından bir şubenizin franchise yatırım koşulları ve gerekli diğer şartlar hakkında bilgi verir misiniz?
Soyismimiz aynı zamanda markamız olduğu için çok dikkatli adımlar atmalıyız. İsim hakkımızı alıyoruz. İşletme hakkı olarak da cirodan belli bir yüzde alıyoruz. Bizi diğer markalardan ayrıştıran en önemli noktamız ise Türk yemek kültürünü olduğu gibi yurt dışına taşımamız. Genellikle yurt dışına çıkan Türk markalarının asimile olduğunu gözlemliyoruz. Bu konu oldukça hassas noktamız. Bütün ürünleri Türkiye’den getirmeye özen gösteriyoruz. Aynı zamanda bütün restoranlarımızdaki mutfak ekibi Türkiye’den geliyor. Mutfak kısmı tamamen bize emanet. Dubai’de de bir işletme merkezi kurduk. Burada özel bir İK ekibimiz var. Salon işletme, finans gibi tüm konularda arkadaşlarımız bizim yönetim ekibimizden bir eğitim alıp çalışmaya başlıyorlar. Böylece Kaşıbeyaz standardını sağlıyoruz.
Bu yıl Kaşıbeyaz kendisine nasıl bir yol haritası çizdi?
2024’ün ilk yarısında Özbekistan Taşkent’te, Mısır Kahire’de, Irak Bağdat’ta, Rusya St. Petesburg’da, Azerbaycan Bakü’de, Türkmenistan Taşkent’te, Almanya Duesseldorf ’da ve Dubai’de ikinci restoranımızı açmaya hazırlanıyoruz. Dubai, Tahran ve Almanya’daki restoranlarımız kendi yatırımlarımız. Diğerleri ise franchise sistemiyle açtığımız yatırımlar. Restoranlarımızla birlikte baklava imalathanesi de açıyoruz. Her ülkede 4-5 tane de baklava corner’ı yapıyoruz. Yine street food denilen sokak lezzetlerini de değerlendiriyoruz. Bunları da Beyaz by Kaşıbeyaz ismiyle açıyoruz. Ama bunların yerleri o bölgenin en iyi alışveriş merkezlerinde oluyor. Aynı zamanda restoranlarımızı 1000 metrekarenin altındaki yerlere kesinlikle açmıyoruz.
Kaşıbeyaz gastronomi olarak Türk mutfağına yönelik evrensel hangi mesajları vermek ister?
Kullandığımız tüm ürünleri yöresinden tercih ediyoruz. Örneğin; mevsimsel keme kebabımız Urfa tarafında yetişen keme mantarından yapılıyor. Kebap için kullandığımız bir domatesle salatada kullandığımız domates aynı değil. Hepsi kullanım yerine göre ayrı bölgelerden tercih ediliyor. Altını çizmek istediğim bir konu da sadece ülkemizde yetişen kuzu ve dana etlerini kullanıyoruz. Yerel olana sahip çıkıp kendi mutfağımıza has lezzetleri koruma gayemiz var. Yurt dışına giderken de bu özelliğimizi oraya taşıyoruz. Böylece Türk mutfağını yeni restoranlarımız üzerinden yurt dışına taşırken Türkiye’nin marka değerine de katkı sunuyoruz.
Bir kadın olarak, içinde bulunduğunuz sektör hakkında ve bu meslekte yer almak isteyenler için neler söylersiniz?
4. nesil olarak restoranlarımızda her alanda yenilikler yapmak çok hoşuma gidiyor. Sosyal medya, yeni lezzetleri menülere ekleme, sunumlar gibi değişiklikler ve yeni nesle de hitap edebilmek beni mutlu ediyor. İşimi aşkla yapan biri olarak ilerleyen zaman içinde düşüncelerimi ve hayallerimi uygulamak için sabırsızlanıyorum. Her ne kadar zor yanları fazla olan bir meslekle ilgileniyor olsak da üretmenin verdiği heyecan ve hayata geçecek olma düşüncesi tüm zorlukları anında kafamdan siliyor. “Yapamazsın. Çalışamazsın. Bir süre sonra pes edersin. Çalışma saatleri çok uzun. Özel günün ve sana ait zamanın çok kısıtlı. Kadın mesleği olduğunu düşünmüyoruz” diyenler çok oldu. Kimseyi duymadan çıktım bu yola ve şimdi tebriklerini alıyorum. Diyeceğim o ki inandığınız yolda emin adımlarla kendinize güvenerek kimseyi duymadan hayallerinizin peşinden gidin. Adım adım ileriye gitmek ve her şeye rağmen büyük başarılara imza atmak paha biçilemez. Nice güzel imzalara ve gerçekleşecek hayallere…
