• Dergi
  • Künye
  • İletişim
Çarşamba, Eylül 17, 2025
Markahayat
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan
No Result
View All Result
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan
No Result
View All Result
Markahayat
No Result
View All Result
Home Röportaj

Schafer Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan

“Markamızla Türk Ürünlerine Olan Güveni Pekiştiriyoruz”

Schafer Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aslan
Share on FacebookShare on Twitter

Mutfak sektöründen sonra ev tekstili sektöründe de yıldızını parlatan Schafer, dünya kadınlarının vazgeçilmez markası haline geldi.

Tuncay Aslan’ın 1980 yılında Aslan Ticaret’i kurmasıyla birlikte başlayan öykü, çelik pişirme ürünleri grubunda faaliyet gösteren Alman Schafer’ın 80 ülkedeki isim hakkını 2004 yılında satın almasıyla başka bir boyuta taşınıyor. Schafer, bugün Beylikdüzü’ndeki 30 bin metrekarelik kapalı alandaki genel merkezinden tüm dünyaya ihracat gerçekleştiren dev bir marka haline dönüştü. Marka yolculuğuna 10 ürün çeşidiyle başlayan Aslan Ticaret, bugün Schafer markasıyla 5 ayrı kategoride binlerce ürünüyle züccaciye sektörünün lider markalarından biri oldu. AVM ve cadde mağazacılığının yanı sıra online ticarette de büyük bir ivme yakaladıklarının altını çizen şirketin ikinci kuşak temsilcisi Schafer Yönetim kurulu Üyesi Murat Aslan, yurt dışı büyüme planlarını ise şu şekilde açıklıyor: “Hedef ülkelerde mağaza sayımızı artırarak, ülke kültürüne göre daha fazla ürün üreterek dallanmaya değil, kökleşmeye gittik.”

  • Üretimimizin yüzde 80’i yerli. Türkiye’de üretilen her ürünü Türkiye’den temin ediyoruz. Diğer ürünlerin Türkiye’de üretilmesi için de büyük destek veriyoruz.

Schafer markasının arkasında aslında Aslan Ticaret var. Aslan Ticaret nasıl kuruldu?
Aslan Ticaret, 1980 yılında babam Tuncay Aslan tarafından kuruldu. Aslan Ticaret’in ilk kuruluş faaliyeti, mutfak markalarının dağıtımını yapmaktı. 2004 yılına kadar da hem ulusal hem de uluslararası birçok markanın Türkiye dağıtımını gerçekleştirdik. 2004 yılında Schafer isminin Türkiye haklarını aldık. 2009 yılında da markalaşmaya ağırlık vererek Schafer markasının tüm dünyada mağazalaşmasına karar verdik ve ihracat hız kazanmaya başladı. Böylece 2004-2009 yılları arasında hem Schafer’ın hem diğer markaların dağıtımını yaparken, 2009 yılından itibaren tek odağımız Schafer oldu.

Murat Aslan, Schafer ailesine nasıl katıldı?
Aile şirketimizin ikinci kuşak temsilcisiyim. Şirketimizi 3 kardeş ve baba olarak yönetiyoruz. Hepimiz şirkette aktif olarak görev alıyoruz. Benim şirkete dahil olma sürecim 2012 yılında oldu. Koç Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü mezunuyum. Daha sonra siyaset bilimi üzerine yüksek lisans yaptım. Akabinde de şirkette çalışmaya başlayarak, rotamızı perakendeye çevirdik ve 2013 yılında ilk mağazamızı açtık.

Pandemi dönemi Schafer için nasıl geçti? Satışlarınız etkilendi mi?
Birçok sektörün aksine sektörümüz pandemiden daha az etkilendi. Hatta durumu lehimize bile çevirdik diyebiliriz. Schafer olarak önceliğimiz insandı. Bu yüzden Türkiye’de mağazasını ilk kapatan firmalardan olduk ve hemen online ticaretle ilgili altyapı çalışmalarına başladık. Hızlı davranarak hayata geçirdiğimiz internet satış kanalımızla büyük bir sıçrama yaşadık. Zaten gördük ki AVM ve cadde mağazacılığı pandemiden olumsuz etkilenirken, e-ticaret belki 4-5 yılda katedebileceği mesafeyi katetti. Pandemide eve kapanınca mutfakta çok fazla vakit geçirdik. Mısır yapma makinesi, tıraş makinesi, tencere gibi hem küçük elektrikli ev aletlerinin hem de pişirme grubunun satışları arttı. Tüm negatif etkenlere rağmen biz artı tarafları görerek pandemi sürecinde 2021 yılını yüzde 50’nin üzerinde büyümeyle kapattık.

Schafer Alman kökenli bir marka. Yurt dışında insanlar, ürünlerin Türk malı olduğunu öğrenince şaşırıyorlar mı?
Uçakla 3 saatte gidebileceğiniz tüm coğrafyalarda varız. Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Körfez Yarımadası ve Türki Cumhuriyetlerde daha yoğunuz. Aynı zamanda “Dizi ihracının gerçekleştiği her ülkede Schafer var” diyebiliriz. Aslan Ticaret olarak 2004 yılında bu köklü markayı satın aldık. Üretimimizin yüzde 80’i yerli. Türkiye’de üretilen her ürünü Türkiye’den temin ediyoruz. Diğer ürünlerin Türkiye’de üretilmesi için de büyük destek veriyoruz. Örneğin; 3 tane ürünü 2020 yılında Türkiye’de üretilir hale getirerek, ürünleri “Made in Türkiye” damgasıyla kavuşturduk. Türkiye’de üretilen bir markanın yurt dışındaki güçlü duruşu bizleri gururlandırıyor. Zaten Türkiye’nin üretimle ilgili çok güzel bir marka imajı var ve biz de bunu Schafer markasıyla bezeyerek ortaya güzel bir sonuç çıkıyor. Ancak dediğim gibi Türkiye’de daha önce olmayan ürünleri ilk defa üretmek bizlere daha büyük mutluluk yaşattı.

Bu yılı nasıl geçiriyorsunuz?
Yıl sonuna kadar 15 tane özsermayemizle, 20 tane de franchise kanalıyla mağaza açma hedefimiz bulunuyor. E-ticaretteki hedeflerimizi 3-4 yıl öne çekerek, yapımızı güçlendirirken kadrolarımızı genişletiyoruz. Mevcut 550 istihdama ek, 250 kişi daha istihdam ederek, yıl sonuna kadar 800 kişilik bir iş gücüne sahip olacağız. Şöyle bir parantez de açmak isterim. Kadın çalışan oranımız yüzde 60. Çalışanlarımızın kadın ağırlıklı olması bizler için ayrı bir gurur kaynağı. Bir yandan da kalıp yatırımlarımız var. Çünkü ürünlerimize sürekli yenilerini ekliyoruz ve desen, kalıp, endüstriyel, tüm tasarımlar tamamen bize ait. Yaklaşık 2 sene önce hayata geçirdiğimiz ev tekstili tarafımıza da ağırlık verdik.

Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı?
Tüketicilerimizin yüzde 90’ı kadın. Bu yüzden de kadınlara yönelik proje geliştirmek istedik. 8 Mart’ta 35 tane influencer ile 35 tane kendi işinin sahibi kadını bir araya getirerek köprü görevi gördük. Amacımız 35 tane kadının işini büyütmesine katkı sağlamaktı. Yine “Kadına Şiddete Karşı” bir proje üzerine çalışıyoruz. Bir yandan da “Schafer Akademi” devam ediyor. Schafer ürünlerine dokunan her mağazadaki çalışanlara eğitim vermek üzerine kurulu bir akademi bu. Önceden yerinde eğitimler veriyorduk, şimdi hareketli hale getirdik. Yani eğitimleri her yere taşıyoruz. Schafer olarak katma değerli bir ürünü, kıymetli ve kadınların hayal kuracağı şekilde satmayı hedefliyoruz. Bunun yolu da eğitimden geçiyor.

Peki, yoğun iş temponuz dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Dediğiniz gibi yoğun bir tempom olsa da hobilerime de mutlaka vakit ayırıyorum. Çünkü hobiler, insanı geliştiriyor. En sevdiğim hobim, fotoğrafçılık. Üniversitede okurken seçmeli dersimi fotoğrafçılık üzerine aldım. O günlerden beri de sürekli fotoğraf çekiyorum. İşimin bir avantajı da çok fazla seyahat etmek olduğu için yanımda mutlaka fotoğraf makinemi de götürüyorum. Gittiğim şehirlerde işim bittikten sonra mutlaka oraları fotoğraflıyorum. Çünkü sokak fotoğrafçılığını, şehrin ruhunu yansıttığı için çok seviyorum.

Önceki Yazı

Art Design Yönetim Kurulu Başkanı Turgay Terzi

Sonraki Yazı

Yat Tasarımında Yeni Dokunuşlar

Sonraki Yazı
Yat Tasarımında Yeni Dokunuşlar

Yat Tasarımında Yeni Dokunuşlar

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

No Result
View All Result

Eylül - Ekim 2023 Dergi

Kategoriler

  • Araştırma (21)
  • Cemiyet (5)
  • CEO'nun Güncesi (4)
  • Dekorasyon (1)
  • Gezi (10)
  • Kültür Sanat (2)
  • Mekan (4)
  • Moda (2)
  • Röportaj (22)
  • Sağlık (3)

Kategoriler

  • Araştırma (21)
  • Cemiyet (5)
  • CEO'nun Güncesi (4)
  • Dekorasyon (1)
  • Gezi (10)
  • Kültür Sanat (2)
  • Mekan (4)
  • Moda (2)
  • Röportaj (22)
  • Sağlık (3)
  • Dergi
  • Künye
  • İletişim

© 2022 Markahayat İş Dünyasının Hayata Yansıması.

No Result
View All Result
  • Moda
  • Araştırma
  • Cemiyet
  • Kültür Sanat
  • Gezi
  • Mekan

© 2022 Markahayat İş Dünyasının Hayata Yansıması.