ERSİN ŞAHİN
Erin Motor Genel Müdürü
Hobilerim arasında en büyük tutkum fotoğraf çekmek. Lise yıllarımın sonunda başlayan ilgim üniversiteye girmemle beraber daha belirgin hale geldi. O dönem İstanbul Üniversitesi fotoğraf kulübü ile başlayan çalışmalarım halen devam ediyor. Kısacası yaklaşık 21- 22 yıldır fotoğraf çekiyorum. Üniversitede fotoğraf çekmeyi seven üniversitenin çeşitli bölümlerinde okuyan arkadaşlarla fotoğraf çekerdik sıkça. 21-22 yıldır fotoğraf çekmeme rağmen kendimi “Ciddi amatör” olarak tanımlıyorum. “Neden?” derseniz; çünkü fotoğrafçılıkla ilgili her okuduğum kitaptan, her gezdiğim sergiden, her gittiğim yerden yeni bakış açıları öğreniyorum ve kendimi “profesyonel” olarak adlandıramıyorum.
Fotoğrafın sosyal hayatıma renk katan bir tarafı var. Bir yandan da iş hayatının stresini attığım bir mecra. Fotoğraf benim için hayatın yoğunluğundan ve koşturmasından bir kaçış noktası. Konsantre olduğum zamanlarda aklımı tamamen boşaltmama yarıyor ve kesinlikle hem iş hem de özel hayatımda motivasyonumu arttırdığını düşünüyorum. Buna ek olarak özellikle çalıştığınız konuya bağlı olarak belgesel fotoğrafın insan ilişkilerine ve sosyal ilişkilerinize oldukça katkısı var. Ara Güler’in de dediği gibi “İnsansız fotoğraf olmaz.”
Ayrıca iyi bir fotoğraf için çalıştığınız insanlarla da iyi bir iletişim kurmanız gerekir. Bu kimi zaman çok kolayken kimi zaman da oldukça zor olabiliyor. Bu zorluk da sizin ilişki kurma becerinize katkıda bulunuyor. Bazen de arkadaşlarımla özel fotoğraf çekimlerine gittiğim gibi iş seyahatlerinde dahi fotoğraf makinemi yanımdan ayırmıyorum. Gittiğim yerlerde farklı enstantaneler yakalama şansı buluyorum. Mekan ve insan ilişkisi üzerinde çalışmayı sevdiğim gibi siyah beyaz fotoğraf çalışmaları vazgeçilmezlerim. Halihazırda iki tane aktif proje üzerine çalışıyorum.
Biri umarım bu aralık ayında bitmiş olacak. Üzerinde çalıştığım projeyi sergi ve kitap haline getireceğim. Bir diğeri de 5 yıla yaydığım uzun bir proje. Halen üzerinde çalışıyorum ve önümde kendime ayırdığım iki yıl daha var. Umarım ilk proje tamamlandıktan sonra onu da hızlandıracağım. Ağırlıklı olarak belgesel ve portre fotoğraflar üzerine çalışıyorum. Portre fotoğraflarıma da estetik kaygıdan önce belge niteliği katmaya çalışıyorum. Takip ettiğim fotoğrafçılar da bu yönde çalışma yapan, kitaplar çıkaran fotoğrafçılar. Bu bağlamda son dönemde en sıkı takip ettiğim sanatçı Jonas Bendiksen. Gerek anlatım dilinin gerekse çalıştığı projelerin hayranıyım. Kendisinin kitaplarının kütüphanemde çok özel bir yeri var. Elimden geldiğince kitaplarını imzalı olarak almaya çalışıyorum. Kendisi gibi Magnum Ajansına bağlı diğer fotoğrafçıları da takip ediyorum. Türkiye’de ise Ahmet Sel, Haluk Çobanoğlu gibi sanatçıların ve Nar Photos gibi ajansların fotoğraf ya da benzeri tüm çalışmalarını yakından takip ediyorum.
